doğal, tabiî.
This is a matter of course: Bu pek tabiîdir.
mahkemeden izin almadan taraflardan birinin dava dilekçesinde isteyerek yaptığı değişiklik
doğal/tabiî olarak, kendiliğinden.
beklenen/umulan şey, zarurî sonuç/âkibet.
as a matter of course: tabiî olarak, kendiliğinden,
hiç düşünmeden, zarurî olarak.
After such reprisals, war followed as a matter of course: Bu misillemelerden sonra savaş kendiliğinden patlak verdi.
işinin normal gidişi gereği davranmak
Fiil
inşaat halinde olmak
Fiil
tutulacak yolun planını çizmek
Fiil
iç savaşın seyri
İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
pandeminin seyri
İsim, Tıp
davanın seyri
İsim, Hukuk
bir ırmağın akış yönünü değiştirmek
Fiil
birine belli bir hareket tarzını zorla benimsetmek
Fiil
seyir çizgisi tespit etme
bir işin seyrini tahmin etmek
Fiil
hukukun normal seyrini engellemek
Fiil
adaletin işleyişini engellemek
Fiil
sırasında, esnasında, zarfında.
doğal olarak, normal olarak, işler yolunda giderse, bir aksilik olmazsa.
In the normal course of the events, he would arrive by tomorrow night.
faaliyetlerin olağan seyri kapsamında
Zarf, Hukuk
normal olarak, usulen, genellikle, genel olarak.
In the ordinary course of events you'd have been able to borrow money from the bank, but this year even banks have little money to lend.
olayların seyrini etkilemek
Fiil
adaletin işlemesine engel olmak
Fiil
adaletin normal seyrini engellemek
Fiil
bir hareket tarzı planlamak
Fiil
işlerin normal seyri
İsim, Hukuk
hayatın doğal akışı
İsim, Hukuk
hayatın olağan akışı
İsim, Hukuk
hayatın normal akışı
İsim, Hukuk
adaletin seyrini saptırmak
Fiil
adaletin seyrini saptamak
Fiil
adaleti yolundan saptırmak
Fiil
kendine belli bir hal çaresi saptamak
Fiil
adaletin normal seyrini etkilemek
Fiil
hukukun normal seyrini önlemek
Fiil
bir hareket tarzı önermek
Fiil
bir dersi on iki saate yaymak
Fiil
yaşamına tamamen yeni bir yön vermek
Fiil
bir davranış şekli benimsemek
Fiil
bir tedaviye tabi olmak
Fiil